Ah 2009 ah. Nasıl hesaplaşsam seninle, nasıl uğurlasam seni. Hayatım boyunca unutamayacağım belki de tek bir yıl olacak ki sensin o. Neler yaşattın bana?
Daha ilk ayında oğlumu verdin bana. Nasıl unuturum senin o rüya gibi 8 Ocak’ını. O telaşı, bir anda toplaşıveren dostları... Ve ilk kez besleyişimi mememden oğlumu... Ve onun ilk gülüşünü, ilk adımlarını, çıkardığı tüm o garip sesleri. Ve kucağımda geçirdiği her bir huzurlu dakikayı nasıl unuturum.
Ve bana attığın keleği 2009. Cemal’den gelen o telefonu. Ve sonrasında hayatıma ilk kez giren o kelimeleri. Ve bana yaşattığın korkuları... Cemalin ve annemin döktüğü gözyaşlarını, kesilen sütümü ve Barış’ın bir umut arayan sorularını, babamın her sabah ettiği telefonları, abimin taksiden indiği o anı, Müzi’nin telefondaki halini, dostların sıklaşan ziyaretlerindeki mahcup bakışları...
Unuturum sanma 2009. Affederim sanma...
Neden diye sormayacağım sana.
Seni derin bir oh çekerek uğurlamak istiyorum.
Sarılmak istiyorum sana dostça sen giderken.
Çünkü sen tüm o acıları bile yaşatırken bana; büyüttün beni, daha çok sevdirdin yaşamın bütün küçük detaylarını, sevdiklerimle daha da yakınlaştırdın.
Bir hayırsız evlat gibi seveceğim seni.
Ama hep seveceğim.
Oğlumun içinde olduğu her şey gibi...
Hoşçakal 2009.
31 Aralık 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder