Sana daha önce de yazmıştım değil mi; işini bir tür aşkla yapan insanlara duyduğum sevgiyi… Maalesef Adana’da saçımı kestirmek istediğimde yolum bu insanlardan biriyle kesişmedi önce. Kapısını çaldığım kuaför abi, saçımı “lise müdürü sinirlenmiş de ara ara makas atmış” modelinde kesti. Mecburen ikinci bir kuaföre gitmek zorunda kaldım. Fakat bu kuaför saçımın çok kısa olması nedeniyle düzeltemeyeceğini ve erkek berberi saçı olduğunu söyledi. Ben de haliyle “e o zaman bir berbere gideyim” dedim. Berber koltuğuna oturduğumda gözüm öndeki lavabodaydı hep, kesim bittiğinde adamın kafamı oraya eğip yıkaması ihtimaliyle heyecanlanıyordum. Bu abi işini aşkla mı yapıyordu bilmiyorum ama saçımı keserken makasla tarağı birbirine vurarak çıkardığı sesler bende adama karşı bir tür sempati oluşturmuştu. Daha sonra babana bunu söylediğimde berberlerin çoğunun bu sesi çıkardığını söyledi. Ne güzel şıkırtılı bir saç kesme seansı… Artık bu nameleri ancak senin saçını kestirmek için berbere gittiğimizde dinleyeceğim. Yalnız Gözde’ye sözüm var bir süre saç kestirmek yok sana…
Berberden çıktığımda, artık tam bir oğlan çocuğuydum. Saçlarım yarım santime kadar kısaltılmış, ensem bir güzel tıraş edilmişti. Burun kıllarımı yaktırmadan, losyon sürünmeden oradan ayrıldığım için kendimi şanslı sayıyordum.
Neyse eve geldiğimde babana bu yeni halimin fotoğraflarını gönderdim. Baban çok beğendiğini, pek de yakışmış olduğunu söyledi. Şimdi oğul söyler misin bana, bu her şart altında anneni beğenen ve yaşadığı abuk olayları her defasında sadece gülerek karşılayan adamın karısı olmak dünyanın en güzel şeyi değildir de nedir…
Çok özledim, çoook…
8 Nisan 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
gelince seni osman'nin berberine goturecegim. berberini cok ovdu, ucuzmusta.
benim de ozlemim size karsi az buz degil hani.
gerçekten de yahu, siz nasıl ayrı kaldınız 15 gün, inanılır gibi değil, telefon faturasını görmek istiyorum :))
Fırat'ın saçlarını da uzun ve kıvırcık görmek istiyorum ayrıca...
evet talepkar bir insanım :))
Yorum Gönder