Son birkaç haftadır dilime takıldı; seni uyuturken sürekli “gide gide bir söğüde dayandım dayandım” türküsünü söylüyorum. Sen de beni üzmeyip altıncı veya yedinci tekrarda uykuya dalıyorsun. Şu an için bir problem yok; yalnız ilerisi için kaygılıyım. Bebekken dinlenen ezgiler bir biçimde beyinde yer ediniyor ve ilerleyen dönemlerde de seviliyormuş. İş bu durumda yarın öbür gün en ağırından metalci bir abi veya rocker bir genç olursan; Beyoğlu’nda arkadaşlarınla bir o yana bir bu yana dolanırken es kaza bu türküyü duyup da “bu nasıl bir ezgidir aga, daha da ayrılamam ben bu türkü bitene kadar” dersen velhasıl arkadaşlarının alay konusu olursan bil ki tek suçlu annendir.
Hayır nerden kazınmış bu türküler beynime onu da bilmiyorum ki; yıllardır dinlememişim tam seni uyutacakken bir bir aklıma geliyorlar. Adana’dayken de anneannen gülmeye başlayınca bir de baktım sana Mahmut Tuncer üstadımızdan “uyandım sabah ile, gözyaşım sile sile” türküsünü söylüyorum. Sözlerini hatırlamadığım için de sürekli bildiğim yerlerini tekrarlayıp duruyorum. İşte dediğim gibi olan senin delikanlılık zamanlarına oluyor.
Affet yavrum... Gönül sana Ortaçgillerden, Kızıloklardan yumuşacık ezgiler fısıldamak ister; ama bırakmıyor yakamı körolasıca bilinçaltı müzik kültürü.
5 Haziran 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Seni cok iyi anliyorum hurucancim. Aynisi bana da oluyor. Hatta gecen gun kendimi "gokyuzunde duman duman bulutsun, soyle seni kalbim nasil unutsun" isimli guzide eseri soylerken buldum. Ha bir de dilayi uyutmak icin soyledigim ninniyi, onu uyutup yatagina koyduktan sonra da bitirmedigimi, mirildanmaya devam ettigimi de fark ediyorum bazen. Bu arada senin bu turkun de bendenizin halk muzigi korosunda ilk gectigi eserdir:)
benim tek heceli ninnim firat'in sonrasinda sorun olmaz, umuyorum.
Yorum Gönder