Hadi azıcık dedikodu yapalım. Bu baban çok alem... Her doğumgünümde beni şaşırtacak bir şey mutlaka bulur. Örneklerle anlatalım ki sen de doğumgünlerinde benim gibi minik şoklar yaşama.
Babanın hediyeye genel yaklaşımı ihtiyaç olan bir şey almak yönündedir. Ki benim için en katlanılmaz şey doğumgünümde bir ihtiyacımın giderilmesidir. Bir keresinde bu işi o kadar abarttı ki beni bir alışveriş merkezine sokup "gel sana doğumgünü hediyesi olarak şurdan bir ayakkabı alalım" dedi. Anında ortamı terk ettim tabii... Takip eden yıllarda beni bu işe karıştırmaması gerektiğini öğrendi heyhat bu sefer de ölçüleri asla tutturamıyordu. Ne zaman bana bir şey alacak olsa en küçük bedeni alıp geliyordu eve. 3 yıl önce aldığı bir mont hala dolabımda giyileceği günü bekliyor mesela. Babanın bu bedeni bir türlü tutturamaması üzerine zaman zaman "bu adam bana bir mesaj mı vermeye çalışıyor" diye düşünsem de fazla üstelemedim...
Geçen yıl nihayet isyan ettim; "Bu yıl kesinlikle ihtiyacım olan bir şey almanı istemiyorum bana" diye. Heyhat bu kez de bu işlerden hiç anlamadığı için bir incik boncuk dükkanından kazık yiyerek çıktı. Ama ne yalan söyleyeyim çok tatlı bir seçim yapmıştı benim için... Mavi boncuklu, güzel bir kolye. Ki hastane çantama koyacaklarım arasında...
Yani önümüzdeki doğumgünün için baban sana büyük ihtimalle bebek bezi alacaktır; sonraki doğumgününde (yani sen iki yaşına girdiğinde) 1 yaş bebekleri için bir tulum, daha sonrakinde ise herhangi bir oyuncakçıdaki en absürd fiyatlı oyuncağı...
Peki bana bu halleri bile babanın sevimli geliyor mu? Evet, kendisinin bunu okuyacağını bile bile evet. Onun bu hediye almak konusundaki beceriksizliği, ihtiyaç olan bir şey alma konusundaki tutturmaları bile sevilesi, öpülüp koklanası.
Şu yazıyı yazarken bile kanım kaynadı, neyse ki akşam oldu ve sayılı saatler sonra babana kavuşacağız.
1 Aralık 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
firatcigim, yasam ihtiyaclar uzerinde sekil alir. seklim de ihtiyactan.
Yorum Gönder