İsmimin nereden geldiğini soranlara epey hikayeler uydururdum zamanında... Aslında ismimin kaynağı senin büyükbüyükannen yani benim ebem... Ebe lafı sana garip gelecektir büyük ihtimalle şehirde küfür dışında pek kullanılmadığı için; oysa bizim oralarda (ve benim çocukluğumda) babaanneye ebe derler.
Bugün Fatoş teyzen bir mail attı bana, mailin konu kısmına "hürücük biricik" yazmıştı. Oradan aklıma geldi canım ebem...
Hürü ebe beni "hürücük biricik" diye severdi. Çok az Türkçe biliyordu ve dolayısıyla uzun uzun sohbet etme şansımız olmuyordu. Ama onun beni sevdiği anlarda çok yoğun paylaşımlarımız oluyordu aslında. Şimdi sana da bu tarz bir sevgiyle yaklaşacak anneannen ve babaannen olacağı için çok mutluyum.
Ebemi düşündüğümde en çok çeşme başında saçını tararkenki hali gelir aklıma. Kınalı, incecik telli saçları. Taradıktan sonra iki örgü yapıp omuzlarına düşürdüğü... Ve onun ne kadar iyi bir kadın olduğu... Babam onun için "ekmekçi bir kadın" derdi; babamın çevresine karşı yapıcı, paylaşımcı tavrının kaynağının da ebem olduğuna eminim... Sendeki bu tarz bir iyilik halinde de payı mutlaka olacaktır...
Onun bir fotoğrafını saklamalıyım senin için. Hatta bu bloğu tamamlayan bir de albüm olmalı. Sevdiğimiz, iyi insanlarla dolu bir albüm... Senin ilerleyen dönemlerde yepyeni yüzlerle zenginleştireceğin...
Sen minik parmaklarınla göstereceksin albümdekileri "bu, bu" diye sorarak ve sen her sorduğunda ben sana o insanların minik hikayelerini, anılarını anlatacağım masallar yerine.
Sen istediğin masalı albümden seçeceksin. Hürü ebenin fotoğrafını göstereceksin mesela, ben başlayacağım anlatmaya;
"Bir varmış bir yokmuş, uzak köylerden birinde bir Hürü ebe yaşarmış. Hürü ebenin bir vişne bahçesi varmış. Çocuklar Hürü ebeyi de vişnelerini de çok severmiş....."
Hürü ebe bu albümün ve masallarımızın en farklı en güzel yüzlerinden biri olacak...
23 Ekim 2008 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder