21 Ekim 2008 Salı

Teğet geçen...

Seni büyüteceğimiz eve taşınmamıza çok az kaldı... Artık yavaş yavaş toparlanıyoruz. Dün biraz zorlanarak bakkalımızda görevli Memet'e verdim haberi. Orada oturduğumuz yıllar boyunca özel bir bağ kurduğumuz için hislendim "Memet biliyor musun biz gidiyoruz" derken. Şaşırdı, "Yakın bir yere mi?" diye sordu ilk... Kısacık bir sürede sokağın başında duygulu anlar yaşadık üçümüz. Memet'e kendisini özleyeceğimizi söyledim, her zamanki gibi "ay benim yengem" dedi. Onu en çok bu cümlesiyle hatırlayacağım.

Bir gün rulo kat alıyordum. Oradan nispeten daha ucuz ve büyük olan bir başka markayı getirdi "Yenge bunu al, daha çok ve ucuz. Bol bol yersin" diye. Çok güldüm bu sözüne o da her zamanki gibi gülerek "ay benim yengem" dedi. Onunla gülümsemeden konuştuğumu hatırlamıyorum...

Memet işini neşeyle yapan insanlardan. Belki de en çok bu yüzden bu kadar seviyoruz onu. Ve mahallemizden ayrılırken ne bir komşu ne bir arkadaş bir tek onu geride bırakıyoruz diye üzülüyoruz.

Memet'i düşündüğümde aklıma Ezginin Günlüğü'nün o güzel şarkısı geldi bugün. Nasıl da denk düşüyor ona...

ağzımda bal gibi tatlı bir türkü
bir iner bir çıkarım bu yokuşu
ağzımda bal gibi tatlı bir türkü
kazanırım çocuklarıma ekmek parası

Senin de ağzında bal gibi tatlı türküler olsun; çalışırken...

Hiç yorum yok: