21 Temmuz 2008 Pazartesi

Masal...

Bundan yıllar yıllar önce, şehr-i İstanbul'da bir gün...

Kocaman bir adam ve küçücük bir kadın sıradan bir günde sıradan bir iş için sıradan bir matbaaya gitmişler. O zamanlar bu adam ve kadın aynı işyerinde çalışıyorlarmış. Bir de arkadaşları varmış yanlarında bu küçük iş ziyareti sırasında.

O günlerde henüz bu çift ile arkadaşları pek de yakın değillermiş birbirlerine -"Düşeceğim tuzakları önceden gören, yalnızlığın ortasında yanımda duran, inandığım alıştığım paylaştığım"- sadece aynı ortamı paylaşıyorlarmış belki de sadece o zamanlar.

Dolayısıyla bu ikilinin arasında neler yaşandığının tanığı değilmiş arkadaşları. Taa ki o güne kadar.

İşte o gün büyük ve gri makinaların arasında renkli, pırıl pırıl birşey olmuş. Kocaman adam tam önünde duran küçük kadının başının üstüne doğru hafifçe eğilmiş ve büyük bir sevgiyle onun saçlarını koklamış. Bunu öyle tatlı, öyle aşk dolu ve öyle şefkatli bir şekilde yapmış ki, ve tam bu esnada kadının yüzü öyle güzel aydınlanmış ki yanlarındaki arkadaşları o anda anlamış bu adam ve kadının birbirlerine nasıl da aşık olduğunu...

ve sonra, yıllarca görmüş bunu düşünmekte ne kadar da haklı olduğunu, onları birlikte gördüğü her an içine bir huzur ve mutluluk dolduğunda.

ve onlar yıllar geçtikçe daha da çok sevmişler birbirlerini ve bir gün bu dünyaya işte bu sevgiyle büyütecekleri bir bebek getirmeye karar vermişler.

Bu bebek sensin canım, bu kocaman adam senin baban, küçücük kadınsa annen...

Sizi seviyorum.

2 yorum:

Hürücan dedi ki...

Güne gözyaşlarıyla başladım...

Teyzenden bu güzel anıyı defalarca dinlemişimdir. Her seferinde aynı heyecanla aynı mutlulukla. Doğduktan sonra sen de bizim kadar zevkle dinleyeceksin eminim ve hep şöyle diyeceksin "Annemle babamın aşkını anladığın günü anlatsana teyze". Bıkmadan, usanmadan anlatacak sana.

Ve eminim çok çok sevecek seni. Bizim onu sevdiğimiz kadar çok.

cemal dedi ki...

Yazıda geçen "kocaman bi adam" benzetmesini sevdim. Teyzeye buradan selam.

Kısmen anneye katılıyorum. Aslında tamamen katılıyorum da "kısmen" lafını "tamamen' lafindan daha çok sevdiğim için cümlenin başına kısmen yazdım.