Bir uzmanın konuşmasını dinlemiştim yıllar önce. Yeni doğum yapmış anneler incelendiğinde hepsinin ortak bir duyguyu yoğun olarak yaşadıkları görülmüş: kaygı. Sanırım hamilelik dönemi için de geçerli bu... İlk önce kesesi düzgün mü kaygısı, sonra "kalbini duyacak mıyız?", "ilk üç ayda bir şey olur mu?", "tüm organları sapasağlam oluştu mu?", "kromozom vb riskler var mı?", "yeterince kilo alıyor mu?", "hareket edecek mi?", "hareketleri azaldı mı?", "ya erken gelmeye kalkarsa" ve daha neler neler.
Neyse ki tüm bu kaygıların, iniş çıkışlı duyguların, kolayca akan gözyaşlarının, hemencecik öfkelenmelerin tam karşısında ve tüm bunlardan daha heybetli duran bir duygu var: mutluluk.
Seninle geçen yaşamımızda biliyorum ki mutluluk her zaman diğer duyguların 1-0 önünde olacak. Bu da sanırım her şeyi katlanılır kılan şey. Ve elbet bu mutluluğun kaynağında sana duyduğumuz büyük sevgi var.
Not: İş yerinden yazmayı artık bırakmalıyım. Kaçamak gözyaşı dökmek gerçekten de çok çok zor. Üstelik bir soran olursa ne diyeceğim "Fırat'ı çok sevdiğim için ağlıyorum" mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder