25 Ağustos 2008 Pazartesi

Ne gündü ama!..

Pazar günü epey uzun sürdü ikimiz için... Pazar sabahı bir önceki gün gelmiş Yaso teyzenle uzun ve keyifli bir kahvaltı yaptık evde. Yaso'yu yolcu ettikten sonra kendimizi havuza attık. Ben yine üstümü giyineceğim, dolabı açıp kapayacağım 3-5 dakikanın hesabını yapıp mayomu içime giydim. Nasıl olsa mayom kuruduktan sonra üstümü giyinip doğru eve gelecektim. O günün o kadar uzun süreceğini nereden bilebilirdim...

Önce halan arayıp yemeğe çağırdı; direkt gelin yaprak sarma var dedi. Asla hayır diyemeyeceğim bir teklif... Atladık gittik. Halanın yemek sonrasında bize "ağır" bir sürprizi vardı. Doğranacak ve rendelenecek 40 kg domates, ayıklanıp hazır hale getirilecek 10 kg yeşil fasulye, 5 kg barbunya... Yemek sonrasında epey çalıştık anlayacağın. Tam iş bitti diyerek ayaklarımı uzatmıştım ki telefonumdaki cevapsız çağrıları gördüm. Arayan Burçin'di. Deniz bebek yola koyulmuştu. Babanın ikinci yeme içme faslı biter bitmez hastaneye koştuk. Tabii baban öncesinde halana "bir daha pazara gittiğin günlerden sonra bizi çağırma" demeyi ihmal etmedi. (laf aramızda gördüm ki domates rendelemede de babanın üstüne yok. Biz bir o iki... Evleneceğim adamı çok doğru seçmişim)

Hastaneye vardığımızda Deniz annesini sıkıştırıp duruyordu doğmak için. Müge'yi acı çekerken görmek hoş değildi ama Deniz'i beklemek müthiş heyecanlıydı. Adrenalin seviyemin yükselmesinden sen de bir şeyler olduğunu hissetmişsindir kesin. Doğumhanenin kapısında geçen iki saatten sonra Deniz'in ilk ağlaması duyuldu. İlk önce sarıldığı şeyden minik ellerini görebildim sadece; sonra küvözde 52 cm'lik boyuyla arz-ı endam ederken doya doya seyrettim.

Müge doğumdan sonra çok iyi görünüyordu, bu senin doğumunla ilgili kaygılarımı bir nebze azalttı. Gece ikiye kadar Deniz'in odaya gelmesini bekledim. E yakından bir kez görmeden eve gidemezdim değil mi? 

Sonunda geldi Deniz... Öyle güzeldi ki. Pamuk gibi bembeyaz bir ten, simsiyah ve gür saçlar, kapalı yumuk gözler. Bir an önce kucağımıza alıp seveceğimiz günlerin gelmesini istiyorum. 

Nihayet eve gelip mayomu çıkardığımda gece 3 olmuştu bile saat. Önce babanı uyandırıp Deniz'i anlattım sonra uyumaya çalıştım. Bu uzun günü düşündükçe gülümsüyorum. 1 saat yüzüp geleyim diye evden çıktım; 10 kilo (payıma düşen) domates rendeleyip, bir bebeğin doğumuna tanıklık edip 15 saat sonra eve döndüm. Bol neşeli, heyecanlı bir 15 saat...

Hiç yorum yok: