19 Eylül 2008 Cuma

Ne güzel şey...

Naif adam senin şu baban. Geçen gece yatmak üzereydik. Bir şeylere gülüyorduk, birden "seni çok beğeniyorum" diyiverdi. Öylesine... Sanki o gece yeni tanışmışız gibi. Cümlelerin rengi olsaydı bembeyaz bir cümle derdim bunun için. Seninle de hep bu bembeyaz cümleleriyle konuşuyor baban. Geceleri yatmadan önce duyuyorsundur. Dün seni ne kadar sevdiğini anlatıyordu karnıma eğilmiş.

Seni hissetmek için o kadar sabırsızlanıyor ki zaman zaman kızıyor bana göbekli olduğum için. Ben de onu hep belki sonraki hafta hissedersin diye avutuyorum... Geçen gün de yeterince iyi beslenmiyorum diye (ki kendisi o esnada elma, kırmızı biber, armut ve salatalık tabağı hazırlamış ne var ne yoksa süpürüyordu) "keşke ben taşısam Fırat'ı" dedi.

Yeterince beslenmiyorum dediysem yanlış anlama; bu tamamen babanın kriterlerine göre. Yoksa her akşam yatmadan önce bir check list yapıyorum. Süt içtim mi, protein aldım mı, meyve yedim mi, kaç litre su içtim, ceviz yedim mi, demir hapımı, vitaminimi ve kalsiyumumu aldım mı vb. Ancak her şey tamamsa gönül rahatlığıyla uyuyorum. Listede balığı saymayı da tesadüf bu ya hep unutuyorum. E o kadar da olsun.

Nasıl olsa teyzen seni çiğ ve pişmiş formlarına alıştıracakmış, içim rahat. Doğduktan sonra bol bol yiyip, takviye et işte. Her şey de anneden beklenmez ki canım...

Hiç yorum yok: