3 Eylül 2008 Çarşamba

Dünyayı kurtaran oğul

Dün yüzdükten sonra gözüm dönmüş bir şekilde markete koştum. Oh neyse ki ramazan pidesi hala vardı. Hemen birkaç pide ve tereyağ alıp eve koştum. Tuncayla epey uzun bir akşam kahvaltısı yaptık. Ramazan ayı gelince pide de geldiği için annen gayet seviniyor.

Dinsiz olmam ramazan pidesinden mahrum kalmamı gerektirmiyor neyse ki. Hatta seve seve iftar davetlerini kabul edebiliyorum. Bunlardan bir tanesinde annemin arkadaşı bir günlük olsun oruç tutmamız için çok baskı yapmıştı. Sevdiğimiz bir insan olduğu için -ve elbette harika yemekleri olduğundan- kırmadık onu. Annemle gece bir telaş uyanıp yemek yedik, ikimiz de ilk kez bu kadar uzun süre aç kalacaktık. Sabah uyandığımda kahvaltımı yaptım, bulaşıkları makineye yerleştirirken aklım başıma geldi. Günün geri kalanında yine de bir şey yememeye çalıştım. Böylece bir nevi hürücan orucu tutmuş oldum.

Kimi zaman birilerini mutlu etmek için küçük tavizler verebilmek bence önemli... Adanada deden bu konuyla ilgili bir şey paylaştı, pek hoşuma gitmişti. Arkadaşlarından biri pembe, mor renklerde tşörtler almış babama ve bir arkadaşına. Arkadaşı "bu ne gay tşörtü gibi, giymem ben" deyip kabul etmemiş. Babamsa teşekkür ederek almış. Bu tşörtü sadece o arkadaşı misafirliğe geldiğinde çıkarıp giyiyormuş. Ne güzel bir incelik...

Gerçekten de "dünyayı güzellik kurtaracak" ve "bir insanı sevmekle başlayacak her şey".

Biliyorum ki oğlumuz da dünyayı kurtaracak olanlardan biri...

2 yorum:

Burcu Tüzün dedi ki...

bu nasıl güzel bir blogtur. şimdi geldim okumaktan kendimi alamıyorum. bu beişin şansı nasıl güzeldir taaa baştan. :) nazar değmesin. takipçinizim :)

Hürücan dedi ki...

Teşekkürler, bloğu da kitabı da hep beraber yazıyoruz :)